12 Temmuz 2009 Pazar

Cenk Taner - Bir Kent Ozanı'nın Hayata Dokunuşu



Hayatımın yönünü ve hayallerimi değiştiren adam. lise 1'deydim Cenk Taner'le tanıştığımda. Hayatımın farklı dönemlerinde şarkılarını dinleyeceğim bu adamla tanışmama o dönem satın aldığım bir `Blue Jean` dergisi neden olmuştu. Kırmızı fonda sarı bir yıldız ve önünde o kendine has yüz hatlarıyla `Cenk Taner` duruyordu. Garip bir adamdı aslında. O dönem `Kum` albümü çıkmıştı ve ben albümü dinlediğimde hayatımın önceki dönemlerinden bu sese bir şekilde aşina olduğumu hatırladım. Sonra kesmeşeker'in tüm albümlerini edindim. Şarkı sözlerinin her biri gökten cilt cilt inen bir kutsal kitap gibiydi benim için. Altı çizilen kelimeler ve benim için yarattığı yol haritasının ne denli önemli olduğunu bugün bile "Tam olarak algıladım mı?" diye kendime sormam, sözlerdeki belirsizliğin değil, boşvermişlikle tutku arasında gezintimin bir sonucudur büyük ihtimalle.

Yıllar geçtikçe Cenk Taner hayatımda daha somut bir figür oldu. Babamla annemin düğünündeki fotoğrafını gördükten sonra, hayatımda ilk kez dokunacak kadar yakın olduğum birinin cümlelerine hayranlık beslediğimi gördüm. `Andıran Otu`'nun dağınık sayılabilecek kurgusu benim için çoktan anlam kazanmıştı. Edebiyat da müzik de kuralları yıkmak üstüne kuruluydu. Aslında değeri olan değersizleştiren kuralları uygulamayandı; ama henüz onlar bunları bilmiyordu muhtemelen.

İnsanın büyümesi önemli bir olay. O büyümede yanınızda olan insanlar çok önemli. Babamla yan yana olsak da bir şeylerin oturmamışlığı ve onun beklentileriyle benimkilerin uyumsuzluğu beni hep sıkar. Bu sıkkınlığın canıma okuduğu dönemlerde `Yanıyor Tüm Gençliğim`'i keşfetmem ve tüm kızgınlığımı ya da kırgınlığımı tek bir şarkıyla akıtabilmem ve ergenliğin öfkesini dört dakika elli altı saniye'ye sığdırabilmem benim için bir şanstı. Sonradan söylenebilecek her şeyin daha önce bir şarkıda daha az can yakarak söylendiğini bu adamdan öğrendim.

Büyüdükçe hayatımdaki etkisini arttırdı Cenk Taner. Herkesin çok iyi bildiği `En Çok Seni` isimli şarkıyı dinlerken Taner'in diline bir kez daha aşık oluyor, herkesin nedense "sıradan hayata çok yer veriyor, şarkıda kiranın ne işi var" şeklinde eleştirdiği şarkıyla farklı özlemlere özne oluyor, farklı duyguları içimde eritmeyi öğreniyordum.

Onun müziğinin olgunlaştığını diskografisinden algılarsınız; ancak `İzin Vermedi Yalnızlık` isimli solo albümü sanırım 1999 sonrası çıkardığı hayatının bir dönemini İzmit'te yaşamış birinin 99 depremi sonrası kırgınlık ve yorgunluğuyla özel yaşantının verdiği muhtemel bıkkınlığı harika biçimde yansıtıyor. Naber nasıl gidiyor diye sorarak başlayan ve iyidir iyi diye biten albümün saflığı damakta kalıyor.

`Cenk Taner` bu topraklarda yaşamış en özel adamlardan biridir. Günün birinde Türkiye'de bir kent ozanı yaşadı mı sorusu sorulursa verilebilecek en doğru cevaplardan biri de kendisidir. Cenk Taner'in hayata cevap olmakla bir ilgisi yoktur, kitlelerle kalabalıklarla ilgilenmez. Zaten Kesmeşeker dinleyicisinin tanımı da Cenk Taner'i tanımlayacak kadar nettir.

"Kesmeşeker dinleyicisi kaç değildir, kimdir."

1 yorum:

  1. Cenk Taner,kutsal bir insandır,bu dünyadan olamaz.kent ozanımız,kapının anahtarı,geleceğin mirasçısı tabi bunlar benim görüşlerim.büyülü bir ses.

    YanıtlaSil