26 Ocak 2010 Salı

Büyüdüm


Lanet olası bir iş büyümek. Ne eski pabuçlarım oluyor şimdi ayağıma, ne de eski kederlerim yetiyor. Yeni yeni kederler arıyorum, inanmazsınız sizi bile özleyip hislendiğim oluyor. Hani esmer bakışlarınız ve o unutamadığım beninizle hayatıma girmiştiniz. Nazik bakardınız. Asla ellerinizi çekmediniz ellerimden. Bundandır belki de kırmızı sabahlarda ellerimin üşümesi en çok yürümeyi bakışlar ona yöneltilmişken öğrenen ayaklarımın sıcacıklığına rağmen.

Büyüdüm işte. Kim bilir kaç sevgilinin saçlarının tellerinde kaydı ellerim, kim bilir kaç ten, kaç beden gezindi sayfalarım arasında. Yine de büyüdüm demenin hüznünü almadı hiçbiri. Şimdi düşünüyorum da o ince telli saçlarınız, ısırdığınız her daim kuru dudaklarınızla bu büyümek halinden hiçbir şey anlamamış olmalısınız.

Siz güzel bir kadındınız belki de güzel bir erkek.

Ben güzel bir insan bile değildim, o yüzden büyüdüm. Çirkinliğime çirkinlik ekleyerek büyüdüm üstelik.

Camları kırıp onların üstünde yürümüştük. Hangimizin yüzünün ifadesi değişmezse o kazanacaktı. Yüzüme baksaydınız kazanabilirdiniz, yüzünüze baksam kazanabilirdim, utancımı yenip elinizi tutsaydım muhtemelen aşık bile olabilirdik, dudaklarınızdan yukarısını göremedim, saçlarınıza dokundum, onlara tutunup çok kez geldim sizin ülkenize. Bu yüzdendir ki büyüdüm ve sadece kokunuz değil hep kaçırdığınız bakışlarınız kaldı aklımda... Ben gizli gizli sizi izledim, annem gibi okşadınız, babam gibi yoksaydınız, sevgililerim gibi terk ettiniz.

Ben sizi bir türlü anlayamadım, sonra vazgeçtim.

Kısacası vazgeçmeye eşledim ben büyümemi. Çocuk olarak anlayamadığım her şeyi yoksaydığım o sabah büyüyüp uyandım.

S.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder