29 Nisan 2010 Perşembe

İçime Sinmiyor...


Çok renkli, zamanı yenen bir çocukluk sayılmaz benimkisi. Etrafımdakilere göre büyüdüm. Aileme, çevreme göre. Çocukluğumun çocukluk kısmından kopuşu para sıkıntılarının ne olduğunu öğrendiğim zamanlara denk gelir. Aynı zamanlar çocukluğumun çocuk kalmış tek sevgisine gebedir. İçime çocuk çocuk düşen sevginin yıllar sonra nerede olduğunu kendime bile soramayışımın altında da bazı şarkıları bile dinleyemeyişimin acısı var sanırım...

Aklıma hep o şarkı düşüyor işte...

Kocaman çocukluktan geriye kalan tek şarkım. Üstelik benim çocukluğumdan çok eski; ama beni eskitecek kadar da güçlü... En eski mavilere kadar götüren o mavide beni bırakan, bir adım ötesine hiç geçemeyişime neden olan, titremeyi, konuşamamayı hatırlatan o şarkı. Defter aralarına bırakılmış son çocukluk kalıntıları.

Aşk işte... İlk aşk.

Şimdi şu gün durup dururken bunları mı yazdım? Hayır elbet. Göksel sağ olsun yeni bir albüm yaptı. Adı "Hayat Rüya  Gibi"

İşte bu yüzden bir anda kulağıma ilişen bu şarkı gözüme yaş, içime kaybedilmiş binlerce telaş bıraktı.

Ne diyeyim...
"Seni bana vermediler.
Mutlu olsunlar diyorum.
Elbet onlar da severler!"

Birilerini suçlamakla geçiyor ömür....

Şimdi kimi suçlamalıyım seni kaybedişimden ötürü kendimden başka...

Kaybetmek ata sporu erkeğin evet. Biyolojik olarak da yatkınız buna psikolojik olarak da.

Atlatırız sanıyoruz; ama geçmiyor, geçemiyor.

Geçen sadece zaman, oysa zaten "içime sinmiyor".

1 yorum:

  1. akan, hızlı bir zamandır..

    yaşına bakmaz gözünün, yanınada alıp götürmez..

    hayat..

    içim(e) s(d)inmiyor..

    YanıtlaSil